Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

10 Şubat 2015 Salı

kahve kokusu ve D

Yeni umutlar filizlenmesi, yeni bir hayata başlama duygusunu hicbirseye değişmem.  Mmm taze çekilmiş kahve kokusu gibi. Sniff sniff böyle içime cektikçe çekerim gelir. Bu arada kahve hiç sevmem. Birkaç ayda hatta 2 senede bir,  bir fincan içerim.  O da birinin ısrarı veya eşlik etme nedeniyle.  Ama kokusuna bayılırım. Birkaç tane daha buna benzer örnek var hayatımda.  Mesela kayısiyi çok çok severim. Yemek için mevsimini iple çekerim.  Hele ki şekerpare Malatya kayısisi olursa glikoz zehirlenmesi aşamasına kadar tasirim olayi. Ama kayısı suyunu sevmem. Çilekli milkshake' e bayılırım ama çilek sevmem. Gibi gibi gibi... Ha bunlar beni çok mu sıradışı bir insan yapar? Yoo,  öylesine özellikler işte.  Herneyse konumuza dönecek olursak bugün yeni bir okulda göreve başladım.  Malum tayin isteyip şehrime döndüm.  Yeni bir okula başlamış yeniyetme öğrenciler gibi heyecanlı,  meraklı ve umutluydum. Ilk gün nasıldı derseniz,  ehh iyiydi diyelim iyi olalım.  Ankara'da o kadar mutsuzdum  ki burada okul, sınıf,  öğrenci seçme lüksüm ve kibirim asla olamazdı. O yüzden şikayetçi değilim.  15 gün tatilden sonra oğlumu özledim okulda. Kapıda kocaman sarildik döndüğümde.  Oglum kendini  çok sevdirmeye izin veren, öyle Sarmaşık bir çocuk değildir. Ama sarilisindan anlaşılıyor ki o da özlemiş. Zaten gündüz oğlunu kendi elleriyle öldüren bir annenin haberini okudum gazetede.  Yine içime oturdu.  Muhtemelen rüyama da girecek. Çok çok etkileniyorum içinde çocuk geçen 3. Sayfa haberlerinden.  Birkaç gün etkisinden kurtulamiyorum. Allah'ım bütün melek çocukları korusun inşallah.  En yakınlarından bile.  O yüzden de daha bir sarıla sarila uyuttum Bebeğimi. Allah benim ömrümden alıp ona versin...
Bu gece yatağa girince aklıma ankara'da bir gece geldi yine. Ilk gittiğim yıl hatta ilk haftalar. Yani yaklaşık 3.5 yıl kadar önce.  Alabildiğine yalnızım.  Maddi olarak da cokertilmisim. Yalvarmalarima rağmen tek başınayim. Evlenmeden once son derece iyi olan maddi durumum ayniymis izlenimi yaratmaya çalışıyorum. Ama çok sevdiğim arkadaşım D var. O da benim gibi Ankara'ya yeni gelmiş.  Ama neyse ki onun mutlu bir evliligi var.  Fakat eşi uzak ve tehlikeli bir Güneydoğu sehrinde görevde.  Bizim D ise uzun bir bekleyisten sonra tesadüfen hamile. Seviniyoruz, heyecanla bekliyoruz. Bizimki o hamile haliyle bir de yüksek lisans derslerine devam ediyor.  Benim gibi 6 yıldır kayıt yenilemiyor yani. Yalnız olduğum bir gece diyorum ki "hadi gel bu gece bizde kal". Sanki "biz" diye birşey varmış gibi. Lafın gelişi işte. Ben tasindigimiz muhite çok hakim değilim.  D ise o civarı pek bilmiyor.  Yarım yamalak yolu tarif ediyorum. 413' e binmesini salık veriyorum. Sonra da gece vakti Ankara sogugunda Çankaya'da birbirimizi bulmaya çalışıyoruz. Yürüyerek hem de.  Bir yandan odum kopuyor,  hamile kız,  ya bişey olursa, soğukta usur de bebek etkilenirse diye.  O dönem bilmiyorum ki bir bebeğin en güvende, en korunakli olduğu yer anneciginin karnı. Zar zor birbirimizi buluyoruz,  yürüyerek eve gidiyoruz.  D halinden sürekli şikayet eden,  memnuniyetsiz insanlardan değildir.  Beni rahatlatmak için o kadar da usumedigini söylüyor. Ona sebze yemekleri hazirladigimi hatırlıyorum.  Kendisinin yapmaya ve yemeye fırsatı olmadığından bende olduğu akşamın ise yaşamasını istiyorum. Sonra bitki çayı hazırlıyorum.  Uyuyoruz sonra.  Sabah D'nin mide bulantısı var haliyle.  Istifra etmesi gerek. O da nesi? Sular kesik. Kirlilik yaratmaya gönlü razi olmadığından okula kadar sabrediyor. Kendi hamileliğim çok fazla bulantiyla geçmişti.  Öyle ki bogazim tahriş olduğundan kan tukurdugum olurdu.  O zamanlar düşünüyordum nasıl sabretti diye.  Kendi dediğine göre benimkiler kadar şiddetli değilmiş ve daha dayanilabilirmis. Yine de hala üzülüyorum o sabah için... D hala çok sevdiğim arkadaşım.  Zor zamanlarimda çok derdimi dinlemisligi vardır.  O sırada karnında olan hanim kızımız şu an 2.5 yaşında.  Ama yetmezzz:)) bir de  9 aylık bir bebeği daha var. Bana kalirsa ucuncuyu de yapar :))
.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder