Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

19 Ocak 2016 Salı

19

Tam bir yıl önce bugün hayatım eksiden artıya dönmeye başladı, 
Tam bir yıl önce bugün çok şükür Ankara'dan kurtulduğumuz haberi geldi. 
Gece yarısı ben koskoca kadın, kurtulduk buradan diye sevinç çığlıkları attım, o sırada bir bucuk yaşında olan oğlum da ne olduğunu bilmeden benle zıpladı.
Anneme ve rahmetli babama yaptığım eziyetlerin  Ankara ayağı sona erdi. Sonra da sorunlar oldu elbette ama en azından deplasmanda değildim. 
Gece 12 de mutlu haber alıp sevinçten uyuyamadim geçen yıl bugün. 
Sabah uyanır uyanmaz nakliye şirketi ayarladim ve yine aynı gün kolileri zevkle bulup yığdım eve. Okul kapısında karşılaştığım arkadaşımla tek kelime etmeden sarılıp ağladım. O "ben demiştim her şey duzelecek diye, gördün mü işte" dedikçe daha da çok ağladık. 
Tam bir yıl geçmiş üzerinden. Bolca umut ve azimsanmayacak bir miktar da hüzün içeren bir yıl. Hâlâ da umutluyum. Başıma gelenleri olgunlukla karşılamaya çalıştım hep. Çünkü biliyorum ki bu dünyada her şey insanlar için. Mutluluk da, acı da, ölüm de. Her şeye alışıyor insan. Yoksa nasıl hayatta kaldırdık. Annemin hep dediği gibi, Allah bugünümüzü arayacak başka acı vermesin.

7 Ocak 2016 Perşembe

Yola Devam

Yoo hiç yorgun değilim. 
Hasta olabilirim. Hatta mide bulantısından dışarıya adım atamayacak kadar kötü. Ateşim bir türlü düşmüyor da olabilir.
Oğlumun öksürüğü bir türlü geçmiyor da olabilir. Neden neden diye panik halde felaket senaryoları kafamda oradan oraya köşe kapmaca oynuyor da olabilir. Olumlu bir şey söyler diye doktorun gözünün içine bakıyor ve sonunda allerji bu deyip elime bir e-recete numarasi tutusturmasini da izliyor olabilirim. Tüm bunlar olurken oğlumun bu sabah uykudan uyanır uyanmaz ilk söylediği şey "annicim babam beni bırakmaz di mi" de olabilir. Yine de sogukkanlilikla karşılıyor ve onu tatmin edecek cevaplar veriyor olabilirim. Depresyondaki gelinin abimin kalbini paramparça edişini uzaktan sessizce izliyor ve bebekleri bir kaç aylık olana kadar başka krizler yaşamamaları için dua ediyor olabilirim. 
Tipik "beni kimse sevmiyor, ne kadar yalnızım" triplerine sil baştan girmiş de olabilirim. Yetişmem gereken bir sürü şey ve bazı günler girmem gereken 10 saat ders olabilir. Müdür türlü çeşit ego tatmini için bizi harcıyor da olabilir.
Babamı çok ama çok özlüyor da olabilirim.
Yine de koşturmacadan kaçmıyorum. 
Hastalığımi ayakta atlatiyorum. 
Oglum için umutsuzluğa kapılmıyor ve ilaçları düzenli kullanirsam kesin geçer, üzme kızım kendini diyorum. 
Oğluma anne baba temalı uygun cevaplar vererek en az hasar alması için çabalamaya devam ediyorum ki; daha yeni başlıyoruz farkindayim. 
Abim için kendisinden daha çok üzülmekten kendimi alikoyamasam da; koca koca insanlar, bir hal çaresi bulurlar sanırım diyip sakin kalmaya çalışıyorum. 
Bugün ölsem arkamdan gözyaşı dökecek yine de iki üç kişi vardır be diye düşünüyorum. Yorgunlugumu,
Allah'tan para kazanabildigim bir işim, bir mesleğim var da kosturuyorum diye benden beklenmeyecek bir Optimist bakış açısı ile geciştirmeye çalışıyorum. Kim takar müdürü diyip kulaklarımi tikayip sınıfa giriyorum. Babam için de çok çok dua ediyorum. Çoğu zaman içimden, kabri basinda da yuksek sesle onunla konuşuyorum. Olup bitenleri anlatıyorum. Delilik mi? Bilmem belki ...
inanılmaz yağmur yağan bugünlerde kimse islanmasin diye yavaş araba kullanıp kaldırımlardan uzak duruyorum. Işte bir şekilde yüreğime güneş koyuyorum, yüreğime yıldız koyuyorum,  yola devam ediyorum.