Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

24 Eylül 2015 Perşembe

umutlu bayramlar...

En son 4 yıl önce bu kadar yalnız bir bayram geçirmiştim. Ailemden ayrı ilk bayramimi, umutlarla gittiğim yabancı bir şehirde ilk gününü tek başıma geçirmiştim. Nasıl hüzünlü, nasıl dokunaklıydi. Sonradan kat kat hüzünlü günlerim hatta aylarım olacağından habersizdim elbette. Sonra başka bayramlar geldi, başka özel günler,  Başka herkesin tüm sorunları rafa kaldırıp mutlu geçirmeye çabaladigi ama bizde hicbirseyin degismedigi günler. Hepsinde yine yalnızdım. Hepsi geçiyor, gidiyor, unutulmuyor da eskisi gibi hatirladikca kalbini delik deşik etmiyor. Tabi kalbindeki cam kırıkları,  kalbin attiginda ara sıra kanatmaya  devam edebiliyor. O ayrı.
Bu bayram oglumla yine yalniziz. Annem ve abim sehirdisinda. Ana-ogul kaldık. Dalga geçerek söyleyip üstüne bir gülümseme eklesem de gerçekten "başta ana yok baba yok" durumu oldu. Böyle zamanlarda yaşın çok önemi olmuyor bence. Hep bir eksik kalıyor insan. 32 yaşındayım ama yine de üzülüyorum. 
Bir de...
Beni asıl yakan babamsız ilk bayramim olması. Ilk kez suratimda hınzır bi siritmayla  "babacığım alayım harçlığımi? " diyemedim. O da yasima basima bakmadan hep harçlık verirdi mekani cennet olsun. Son 2 senedir üstüne bir de benim bucure harçlık verirdi. Benim için bayram demek büyümemek demekti. Ne olursa olsun içinde bir hevesle bayram sabahına uyanmak, içimin umutlarla dolması demekti. Oglum büyüdüğünde de bu hevesli ruh halimi kaybetmeyecegim biliyorum. Ve buyuk ihtimal o da dalga geçecek bu çocuksu halimle. Ama bu bayram çok buruk. Babamı opemedim, sarilamadim. Onun yerine gidip mezarına önce gözyaşlarımı sonra da şişe şişe suları döktüm. Ben hep konuştum babamla. Tam 45 gün oldu babam gideli. Ve ben hep onun toprağını okşayarak konuştum. Sanki orada yapayalnız kalmış ve bizi bekliyormus gibi sık sık gittim. Sanki gönül koyar, üzülürmüs gibi. Inanclarim sağlam, oradaki sadece bedeni biliyorum ama bizim için madde ön planda olunca bedenini tek başına bırakırım diye hep üzüldüm. Beni duyduğuna, dilediğine inandım hep. Hep anlattım. Ilk cümle hiç değişmedi: "babacığım ben geldim,  sen de beni özledin mi?". Giderken de hep aynı cümleyle; "şimdi gidiyorum ama yine gelicem biliyorsun hep seninleyim sakin korkma". Abimin dediği gibi farklı bir boyutta acı çekiyorum sanki. Bugün oğlum sordu: 
- annecim dedem seni duyuyor mu? 
    - bilmem, bence duyuyor. Sence? 
    - bence duymuyor. 
Belki de haklıdır bilmem ki...
Herkese hüzünlerden uzak,  mutlu ve umutlu bayramlar dilerim.