Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

14 Mayıs 2015 Perşembe

Masumiyet Müzesi

Orhan Pamuk'un yazdigi Masumiyet Müzesi, O'nun en sevdiğim romanidir. Nasıl güzel bir hikâye,  nasıl şahane bir anlatım ...
Sanırım bu romanı okuyan pek çok kişide olduğu gibi benim de aklımda kalan en önemli cümle; 
"Hayatımın en mutlu günüymus, bilmiyordum." Ve yüzlerce kadın Füsun gibi sevilmek istemistir sanırım. En çok istemiş olanlardan biri de benimdir herhalde.
Hayat son 4 yılda bana pek de iyi davranmadı dürüst olmak gerekirse. Pek çok olumsuz şey yaşadım.  Beynimin "mutsuz anılar" çekmecesi taşarcasina dolu. Zaten balık olmam nedeniyle herşeyi gereğinden fazla içsellestiren bir yapım var. Hatta olaylara, durumlara olması gerekenden daha fazla anlam yüklediğimi de söyleyebilirim. Gerçi annem artık bir "balık" gibi davranmadigimi, uzun zaman önce can sıkıntısından internetten öğrendiğim yükselen burcum "yay" gibi olduğumu iddia ediyor. Çok gerginmisim. Tabi canım bu gerginliğimin nedeni yaşadıklarım değil, tamamen hain yay burcu. 
Herneyse asıl anlatmak istediğim konuya hızlı bir geçiş yapayım, zira yazı konusunda da konuşurken olduğu gibi gevezelesebiliyorum.
Izmir'de Ümran Baradan Oyun ve Oyuncak Müzesi'ni görme fırsatım oldu dün Itiraf edeyim çocukken de pek oyuncak sever bir çocuk değilmişim. Oglumla oynamaktan da kısa süre sonra sıkılıyorum. Amaaa bu müzeye tek kelimeyle bayıldım. Oyuncakların dunyasinin insanı böyle içine cekebilecegini hiç tahmin edemezdim. En yenisi 50-60 yıllık oyuncaklarla dolu iki katlı bir ev düşünün. 150 yillik oyuncaklar da mevcut bu evde. Heryer ahşap ve aydınlatması da harika. Kendimi "Alice" gibi hissettim. Hemen hepsi el yapımı. Zira çok eski olduklarindan o dönemler şimdiki gibi seri üretim oyuncakların olmadığı tahmin edilebilir bir durum.
Oyuncak evler, bebekler, çiftlikler, Kızılderili kampları ve daha neler neler. Sunay Akin'in armagan ettigi parcalar da var. Birden küçülüverdim, tekrar çocuk oldum ve hepsine dokunmak istedim. Elbetteki imkan dahilinde değil. Izin verilse de kiyamazdim sanırım. Gerçek masumiyetin bu olduğunu düşündüm. Iste bu tatlı ev de onun müzesi. Izmir'de yaşayanların şiddetle görmesini öneririm. Ben gittiğimde oğlum yanımda değildi. Hatta giderken onu da götursem mi diye düşündüm ama götürmemekle doğru karar vermişim. Oradaki tüm yetişkinlerin bile ağzının suyu akarken benim bucur almak için kıyameti koparirdi muhtemelen. Gidin görün derim. Orada geçireceğiniz yarım saatin nasıl iyileştirici bir etkisi olduğuna inanamayacaksiniz. Yeri ise Varyant'ta. Hem gitmişken enfes Izmir manzarasına da dalıp gitme fırsatınız olur. Hatta hemen 100 metre aşağısında Arkeoloji ve Etnografya Müzeleri'ni de görün benim yaptığım gibi.
İşte birkaç fotograf...





2 yorum:

  1. böyle, gitmediğim yerlerin fotoğraflarını bloglarda görünce çok seviniyorum. teşekkürler :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Keşke burada olsan da gidebilsen. Eminim sen de bayilirsin. Ben teşekkür ederim :))

      Sil