Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

24 Mayıs 2015 Pazar

kafamda deli sorular

Bugün yine tipik bir Seferihisar cumartesisi geçirdik. Nasıl oluyor o? Şöyle oluyor efenim. Annemin yazlık evde yapacağı temizlikler, şunlar bunlar bir türlü bitmiyor. Benim bucur ortalıkta kosturmasin, ben de onun arkasından ha bire gidip gelerek ayak altında dolaşmayayim diye ben ve oğlum annem ve babamı evde bırakıyoruz. 2 saat kadar sahildeki çay bahçelerinde,  parklarda vakit geçirip sonra eve gidiyoruz. Gittigimizde işler hafiflemis oluyor.  Direkt öğle yemeği safhasina gecebiyoruz. Bugün yine parkta oynarken anne, 4 yasinda oldugunu rahmin ettigim oglu, anneanne ve dededen oluşan bir aile geldi. Ellerinde dondurmalarla. Anne belli ki yorulmuş ve bikmis. Birazcık dinlenme çabasında. Çocuk 10 adım ilerdeki parka gitmek için annesini suruklemeye çalışıyor. Anne de artık buyuksun,  ben burdan izliyorum sen git şeklinde karşılıyor bu çabayı. Onu çok iyi anlıyorum. Bazen iki dakika oturmak için bir bobregimi vermeye hazır olduğum zamanlar olmuyor değil. Ikisi sonunda parka birlikte gittiler. Ufaklık salıncağa bindi, annesi salladı ve tekrar yerine oturdu. Elbette bu kaçışın bir bedeli olacaktı. O gider gitmez bizimki kendini salıncaktan attı, yerde çıldırasiya ağlamaya başladı. Büyükler aralarında konuşuyorlar,  cok inatçı,  sakin ilgilenmeyelim şeklinde. Çocuk bunun uzerine bağırmanin  dozunu arttırdı. Hakli olarak tabi. Hatta bu arada daha bir bucuk ay once iki yasini doldurmus olan benim minik de bir cocuga bir bana bakiyor. Benimki, ufaklık kalksın diye elini uzattı. Bizim onunla bir çeşit oyunumuz bu. Onun canı daha fazla ilgi istediğinde -bunu sadece evde yapar tabi- yere oturur, "taldir mini anne" der. Ben de elimi uzatırim. Destek almış gibi yapıp kalkar sonra sariliriz vs. Herneyse benimkinin elini uzatmasina daha fazla bağırarak cevap verdi ufaklik. Ben tedirgin olmaya başladım. Evet benim bucur de bazen inatlasiyor, benim de görmezden gelerek söndürmeye çalıştığım davranışları oluyor ancak bu boyuttaki bir ağlamada tek yapılması gerekenin sadece sarılmak olduğunu düşünüyorum. Bu şekilde yalnız birakmayi hiç doğru bulmuyorum. Sonunda anne teşhisi koydu: Evde hep babasıyla yuvarlanarak oynuyor, tüm oyunlarda babası var. Bu yüzden de tek başına nasıl oynanır bilmiyor. Bu kıyametin sebebi de buymus. Evet mantıklı bir yaklaşım olabir. Ama şimdi benim bucur parkta tek başına oynayabilir, sadece arada beni görmek ister. Bazen oyuna arkadaşa dalar onu bile aramaz. Hızlıca arkadaş edinir. Oyun kurar, kendince diğerlerini de çağırır. Tüm bunları babasının olmamasina mi borçluyum?  Ilk kez bir faydası mi oldu- olacak?  Bosanmis ailelerin çocuklarının kendi kendine daha rahat yettigini ve daha güçlü olabildiklerini okumuştum. Her aradığında hem anneyi hem babayı aynı anda yanında bulamadıklarından olsa gerek. Yani bi nevi kendi islerini kendileri halletmek zorunda kalıyor olabilirler. Bu iyi birsey mi bilemiyorum ama en azından güçlü ve kolay yıkılmayan bir birey olmasını elbette isterim. Pek çok yarası olacak zaten bu konuyla ilgili. Arizalarini madalya gibi göğsünde tasiyacagina öyle olması daha iyi. Bari bir faydası da olsun :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder