"Renkler içinde en deli renktim,
Yemin ederim ben en çok seni sevdim ..."
Hayal kurmayı unutalı o kadar uzun zaman olmuştu ki. O kadar uzun süredir boşluğa bakıp kimseyi düşünmüyordum ki, sanırım biraz afalladım. Umut etmeyi bile kendime ihanet olarak görüyordum. Yaşadığım onca olumsuz deneyim yüzünden kendimi öyle suçluyordum ki adeta mutlu olmayı haram kıldım kendi kendime. Hep kötü tecrübeler, hep bir diken üstünde oturmalar, hep temkinli davranmalar. Kendimi anlatmaya bile usenir olmuştum. Ben yıldızları gösterdikce parmak ucuma bakan insanlar. Hep güçlü olmaya çalışmak, hep gözyaşlarını saklamak. Küçük çocuklar gibi ağlamak için gece olmasını beklemek... Yastığa kafamı gömüp içime akittigim damlalarimin yastık kılıfinin üzerinden buharlaşmasini kaç gece izledim saymadim bile. Tüm bunlar insani nasıl yoruyor anlatamam. Yaşlanıyor insan. 30'lu yaşlarındaki bedenim 100 yaşındaki ruhu taşıyamaz hale geliyor. En sonunda da ammmaannn beee diyip herseyi olduğu gibi bırakıyor.
Ama zaman yerinde saymıyor. Herşey gelip geçiyor. Cam kırıkları kalbimi acıtmaya mutlaka ki devam ediyor. Arkada Eric Clapton "wonderful tonight" söylüyor. Ve ben dinlemeye kalbimin dayanamayacagini sandığım tüm parçaları tekrar açıp dinlemeye başlıyorum. Sağanak yağış altında kimsenin olmadığı bir sokakta avuç içlerimi gökyüzüne çevirip yüzümü yerden kaldırıyorum. Inatla gözlerimi kapatmamaya çalışıyorum. Tatlı su... gözyaşımın tuzundan sonra nasıl da iyi geliyor. Gulumsedigimi kimse görmesin istiyorum. Koskoca kadınım ya hiç yakışık almaz. Ayıplarlar mazallah. Birinin yüzü geliyor gözümün önüne. Yüzünün tüm hatlarıyla zihnimde beliriyor. Içime umut dolduran. Üzmeye, kırmaya ödümün koptuğu. Saçlarım islaniyor. Yağmur iyidir saçı güçlendirir. Yok o nisan yağmurları için geçerliydi sanırım. Sardığım yaralarım tekrar kanarsa diye ölesiye korkuyorum. Ama kendimi alamıyorum da yaşamaktan.
Yağmur devam ediyor. Artık gözlerimi hiç açamaz hale geliyorum. Saçlarım yüzüme yapışmış yürümeye devam ediyorum. Telefonu alıyorum elime. Damlalar doluşuyor ekrana. Üç kelime yazıp gönderiyorum. Gerçekten hakettiğini düşündüğüm kişiye. Şarkının son cümlesini de ben tamamlıyorum:
"Oh my darling,
you were wonderful tonight".
Fotoğraftaki yazı da 2003 yılındaki günlüğümden alıntı. Defterin fotoğrafı yani :) herkese sevgiler.
hımmmm :))
YanıtlaSilAaa bak ben senin yorumunu görmeden yazmışım sana az evvel deep.
Silne güzeeel tesadüf olmuş kii :)
Silbaksana geçen hafta çok hoş mimler yaptım. güne başlama, random play ve daha başkaları. istediğini yapsana hadii. yapınsanaaa yap yap yaa :)
Tamam hemen bugün yapıcam söz :) sevgiler saygilar:)
SilBak hele, aşık mı oldun sen? OLMA.
YanıtlaSilNe zamandır söyleyeceğim unutuyorum. ''Her şey'' diye düzelt n'olur üst başlık gibi şeyi. Bende OKB var bak, ölürsem başına kalırım.
:)) aşk iyidir insanı hayata bağlar. Karşılıklıysa tabi. E soyleseydin ya her şey'i. Düzeltirim olur:) Ayrica Allah korusun. Daha gençsin bir kere. Hem belki evlenirsin bile ne dersin?
SilEli yüzü düzgün bir öğretmen kızı bir kişi bile istemiyor ki, bir kişi alsın. Zengin koca istiyorum ama fakir talibim bile yok. Aşk, karşılıklı oluyor muymuş? Bunu ilk kez duydum. Benim bildiğim, biri aşık olur, diğeri de bundan yararlanır.
SilYok canim işte. Öyle değil. Bakma bize öyle denk geldiğine. Ayrıca öğretmen kız karaborsa memlekette. Havada kaparlar senin gibi eğlenceli bir kızı.
Sil